IHLARA VADİSİ
Tarihi kaynaklardaki adı Peristremma olan Ihlara Vadisi bitki örtüsü, klise ve şapelleriyle;doğa, tarih,sanat ve kültür olgusunun bir araya bir araya geldiği nadir anlardandır.
IHLARA VADİSİ NEREDE?
Aksaray İli Güzelyurt İlçesi sınırları içerisinde bulunan Ihlara Vadisi dünya üzerindeki kanyonlar arasında önemli bir yere sahiptir. 18 km uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde ve 200 metre genişliğinde, bünyesinde binlerce yaşam alanı bulunan Ihlara Vadisi, diğer kanyonlardan farklı olarak geçmiş dönemlerde içerisinde insanların yaşadığı dünyanın en büyük kanyonu olma özelliği taşımaktadır. Ihlara Vadisini şekillendiren ve hayat veren Melendiz Nehri buradaki yaşamın ana kaynağıdır. Vadiyi çevreleyen kayaçların kolay yontulmasıyla oluşturulmuş yüzlerce kilise ve kaya oyma mekan, vadiyi dünyanın en önemli kültür ve medeniyet merkezlerinden biri haline getirmiştir.
Ihlara Vadisi, tektonik yükselmeler ve Hasandağı volkanının püskürmesinin ardından çöküntüye uğrayan alan üzerinde ilerleyen Melendiz Çayı'nın binlerce yıllık aşındırması sonucu oluşmuştur. Melendiz Çayı, Ihlara Vadisi boyunca araziyi derin ve sarp biçimde yarmak sureti boyunca, vadi boyunca görkemli ve çarpıcı güzellikler meydana getirir. Melendiz Dağları'ndan kaynaklarını alarak küçük akarsular birleşerek güneydoğu-kuzeybatı yönünde akar ve Mamasın Barajı'na ulaşır. Melendiz Çayı , vadi boyunca otuza yakın menderes çizer . ılısu ile Selime arasındaki uzaklık kuş 10 km olmasına karşılık, akarsuların menderesler çizerek akması nedeniyle gerçek uzaklık 18 kilometreyi bulmaktadır.Yürürken tatlı şırıltısıyla eşlik eden Melendiz Çayı’na ilk çağlarda ‘Potamus Kapadukus’ yani Kapadokya ırmağı, vadinin eski sakinlerine ise ‘dönerek akan suyun halkı’ anlamına gelen ‘Peristremma’ deniliyormuş. Asırlardır vadinin sırdaşı olan bu küçük çay, vadi boyunca yaklaşık 30 menderes çiziyor ve vadi her ne kadar 14 km olsa da çizdiği mendereslerle 18 km’lik bir uzunluğa erişiyor. Melendiz, kuzeybatıya doğru Selime, Yaprakhisar, Belisırma köylerine uğruyor, Aksaray yakınlarında Uluırmak adını alıp Tuz Gölü’ne dökülüyor. Ihlara Vadisi’nin cılız bitkili bozkırın içinde yeşil bir vaha gibi saklanmasını sağlayan da, işte bu akarsuyun yarenliği olsa gerek. Bahar ve kış aylarında en yüksek su seviyesine ulaşan Melendiz Çayı’nın yanında, vadide şifalı su kaynakları da var. Vadinin bitiş noktasına yakın Yaprakhisar’a 3 km. mesafede bulunan Ziga Kaplıcası’nın banyo kürleri kadın hastalıklarına ve romatizmaya iyi geliyor. İçme kürünün ise karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsak hastalıklarına şifa olduğu söyleniyor.
Ihlara Vadisi'nin dikkat çeken bir özelliği ise doğasıdır. Duvar gibi dik ve derin , dar vadinin tabanındaki suyun kenarında, bağlar ve bahçelerden oluşan yoğun bir yeşillik şeridi yer alır. Sanki doğa kendini vadi içerisine gizlemiş izlenimi verir. Vadi çevresinde bozkır görünüşlü ve cılız bitki örtüsü hakimdir. Vadinin yamaçlarına geldiğimizde ise zengin ve yeşil doğa parçasının vadi içerisinde saklandığını göreceksiniz. İşte bu gizlenmiş olma durumu, vadinin en özel yerini de belirlemiştir. Vadi tabanında bölgedeki karasal iklimden farklı olarak , Akdeniz iklimine yakın iklim görülmektedir. Vadi tabanı bu özelliği ile doğal mikroklima alanıdır buna bağlı olarak vadi tabanında başta antep fıstığı olmak üzere çok çeşitli bitkiler yetişmektedir .
Vadideki kayadan oyulmuş kiliseleri ve barınma yerlerini gezerken insanların o zamanlar burada nasıl yaşadıklarını ister istemez merak ediyorsunuz. Böyle bir doğada ve korunaklı kayaların arasında geçen hayatın dertsiz ve tasasız olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ihlara Vadisi’nde zamanında pek çok salgın hastalık yaşanmış. Çiçek hastalığından ölen rahibelerin ve çocukların saç tellerini bile muhafaza etmiş mumyaları kiliselerin mezar bölümünden Aksaray Müzesi’ne taşınmış.
IHLARA VADİSİ NEREDEDİR , NASIL GİDİLİR?
Ihlara Vadisi, Hasan Dağı’nın kuzeydoğusunda kalıyor ve Aksaray ilinin Güzelyurt ilçesine bağlı Ihlara Kasabası’ndan başlıyor.Yazının başında belirttiğimiz gibi en kolay ve keyifli yönten günlük tur gerçekleştirmektedir. Kapadokya’dan kalkan Adalya Holiday bünyesinde Ihlara vadisi turuna katılabilirsiniz. Bu şekilde yol konusunda problem yaşamayacak , ek olarak 3,4 farklı önemli noktayı da ziyaret edebileceksiniz.Ihlara Vadisi’nin Aksaray’a mesafesi 40, Nevşehir’e mesafesi 100, Kayseri’ye mesafesi ise 148 km. Vadiye geliş için farklı yol alternatifleri bulunuyor. Eğer kendi aracınızla gidecekseniz Aksaray – Nevşehir yolunun 11. km’sinden sonra saparak vadiye ulaşabiliyorsunuz. Bu yoldan Hasan Dağı ve Akçakent güzergahlarına girip düz bir yoldan ilerleyebilir, isterseniz tabelasını göreceğiniz Gücünkaya yolunu da kullanabilirsiniz. Gücünkaya yolu sizi Kızılkaya, Selime ve Yaprakhisar’ı dolaştırıp Ihlara Vadisi sapağına getiriyor. Eğer otobüsle gidecekseniz günün belli saatlerinde Aksaray’dan seferler de düzenleniyor. Tur otobüsüyle vadiye gelecekseniz özel araçla veya otobüsle gelenlere göre daha şanslı olduğunuzu belirtelim. Çünkü tur otobüsleri Ihlara Köyü’nde bırakıyor, Belisırma Köyü’nden alıyor. Böylece indiğiniz merdivenleri tekrar çıkmak zorunda kalmıyorsunuz.
IHLARA VADİSİNDE GEZİLECEK YERLER
‘Gez gez bitmez’ dediğimiz Aksaray Ihlara Vadisi’ni anlamak ve içe sindirmek için bir gününüzü ayırsanız yeridir. Çünkü vadi için ‘tarih gördüm bitti, doğa gördüm bitti’ diyemeyecek kadar bir büyülü yolculuğa çıkacaksınız. Zaten vadi için de aynen bu tabiri kullanıyorlar ‘Kapadokya’nın büyüsü!’
AĞAÇALTI KİLİSESİ
Ihlara Vadisi’nde gişeyi geçip merdivenlerden inince sağ tarafınızda Ağaçaltı Kilisesi’ni göreceksiniz. Vadinin girişine en yakın kilise olması, burayı vadinin en çok gezilen kilisesi yapmış. Kilisenin girişi apsis kısmının olduğu 2. Katta, asıl giriş ise toprak altında kalmış. Bir rivayete göre ana girişi belli olmadığından kiliseye eski zamanlarda ağaç dallarıyla girilirmiş, bu yüzden adı Ağaçaltı Kilisesi olarak kalmış. Bazı litaratürlerde Danyal Peygamber’in aslanlar arasında gösterildiği tahrip olmuş frekse istinaden Aziz Daniel denmiş, bazılarında ise içindeki bir yazıta dayanarak Pantanassa Kilisesi olarak da anılmış. Aslanların tasvir edildiği freksin Hristiyanlara değil de İran’a özgü olması da oldukça dikkat çekici.
SÜMBÜLLÜ KİLİSE
Vadi girişinin hemen solunda kalan Sümbüllü Kilise adını bölgede yetişen sümbül çiçeklerinden almış. Kiliseye giriş dar bir pencereden olduğu için vadi içinde gezilen kiliseler arasında anısı en unutulmayan kiliseler arasında yer alıyor. Kilise aslında bir manastır kilisesi olarak tahminen 11. – 12. Yüzyıllar arasında haç planlı yapılmış. Büyük bir kaya kütlesinin içine 2 katlı olarak oyulmuş ilk katı mimari bir plan gözetilmeden mağara olarak bırakılmış. Merdivenle çıkılan ikinci kat ise 5 mekana bölünerek iki kapı, dört dikdörtgen sütun ve 3 pencere yapılmış. Düz tavanın doğu tarafına basık görünen bir kubbe oyulmuş. Üzeri beşik tonozla kapatılmış.
YILANLI KİLİSE
Ihlara Vadisi giriş gişelerinden geçip merdivenlerden aşağı inildiğinde solda Selime tarafında kalıyor. Bir köprüden geçip 20 metre gittiğinizde merdivenlerine ulaşıyorsunuz. Konumu nedeniyle de vadinin en çok gezilen kiliselerinde başı çekiyor. Kilisenin tam karşı yamacında ise Sümbüllü Kilise yer alıyor.Yılanlı Kilise diğer Ihlara Vadisi kiliselerinden planı ve frekslerinin konusu ile ayrışan bir kilise. Diğer vadi kiliselerinde çoğunlukla İncil’den sahnelere yer verilmişken, Yılanlı Kilise’nin frekslerinde öteki dünyayla ilgili betimlemeler de görülüyor. Yine asıl yapım tarihi bilinmemekle beraber 9. Yüzyıl ile 12. Yüzyıl arasına tarihlendiriliyor.Yılanlı Kilise adını batı duvarına resmedilmiş 8 yılanın saldırdığı dört günahkar çıplak kadın betimlemesinden almış. Resimler oldukça belirgin, fakat yılanların saldırdığı birinci kadının suçu kitabe tahrip olduğundan ne yazık ki anlaşılamıyor. Bazı kaynaklara göre çocuğunu terk eden bir kadın ve bu yüzden yılanlar onu her yerinden ısırıyor. Betimlemenin devamında yılanlar ikinci kadını çocuğunu emzirmediği için göğsünden, üçüncü kadını yalan söylediği için dilinden, dördüncü kadını ise söz dinlemediği için kulağından ısırıyor. Yine aynı duvarda ‘Son Yargı’ sahnesi de yer alıyor ki, 24 aziz ve Sivas’lı 40 Şehit Portresi de oldukça önem taşıyor.
KOKAR KİLİSESİ
Vadinin 9. Yüzyıla tarihlenen en eski kiliselerinden Kokar Kilisesi’nin, 11. Yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı düşünülen freskleri günümüze kadar korunarak gelmeyi başarmış. Haç planlı kiliseye yıkılmış fresklerle kaplı apsisinden girilebiliyor. Tek nefli, tek katlı, beşik tonozlu olarak inşa edilen kilise, Bizans döneminde içe doğru daha da oyularak genişletilmiş. İçinde iki adet mezar odası bulunuyor ve bu odaların süslemeleri kırmızı boyayla yapılması açısından bir ilk olmuş.
SAİNT GEORGEUS (KIRKDAMALTI) KİLİSESİ
Ihlara Vadisi içinde Belisırma Köyü’ne 1 km uzaklıkta ve vadiye en tepeden bakan kilise. Yapıldığı tarih olan 1283 – 1295 ve adandığı Aziz Geogre’nin adı kilisenin tüm çevresini dolanan Latince kitabesinde yazıyor. Kilisenin frekslerinde İncil anlatımlarının yanında Selçuklu Sultanı II. Mesut’ta tasvir edilmiş. Bu tasvir II. Mesut’un kilisenin yapımına verdiği desteği de kanıtlar nitelikte ve kiliseyi daha da önemli kılıyor.
KARAGEDİK KİLİSESİ
Ihlara Vadisi’nde 11. Yüzyıl Geç Bizans üslubunu yansıtan taşlarla örülmüş büyük bir kilise Karagedik Kilisesi. Belisırma’nın eski Rumları kiliseye Saint Ermolaos adını da takmış. Dik bir kayaya yaslanmış ve üstü otlarla kaplı bir tepede sanki bir daire içindeymişçesine inşa edilmiş. Yaslandığı kayalardan düşen parçalarla oldukça zarar görmüş, çatısı ve kuzey duvarı haricinde neredeyse tüm yapı yıkılmış. Kilisenin mimarisi kapalı Yunan haçı şeklinde yapılmış. Yapının yıkılmadan önceki halinde ana mekan dört paye üzerinde yükselen bir kubbeye sahipmiş ve diğer mekanlar da beşik tonozlarla örtülüymüş.